Kızıl Sultan Abdülhamit II (1842-1918)

 

Kızıl Sultan Abdülhamit II (1842-1918)

Abdülhamit II (1842-1918) Bazıları tarafından Kızıl Sultan diye yerin dibine batırılan, bazılarınca Ulu Hakan diye göklere çıkarılan 34. Osmanlı padişahı. Halife unvanlı II. Abdülhamit'in içki içip içmediği konusundaki tevatür çeşitlidir. 

Abdülhamit'in Sadrazamlarından Avlonyalı Mehmet Ferit Paşa'nın oğlu Celâlettin Velora Paşa "Az yer, içki içmez, kumar oynamaz, ibadetinde kusur göstermezdi" derken, Dahiliye Nazırı Reşit Mümtaz Paşa'nın oğlu Semih Mümtaz Bey de "Şehzadeliğinde bilhassa açıklıklarda yemek yemeyi tercih eder, bu gibi âlemlerin içkisiz eğlencelerine iltifat eylerdi" diyerek ona destek çıkmıştı. 

Yakın tarihlerde, Abdülhamit'in kızları Şadiye ve Ayşe Osmanoğlu da "Babamız içki içmez, içenleri hoş görmezdi. Saraya sokulmasını da yasak etmişti. Dindar, Allah'ına bağlı, büyük bir Müslüman idi. Abdestsiz yere basmazdı" diyerek tabloyu pekiştirmişlerdi. Bu tanıklıklara bakılırsa Abdülhamit içki içmezdi. Muhtemelen bu bilgiler padişahlığı dönemiyle ilgiliydi. 

Çünkü şehzadeliğinde, özellikle ağabeyi V. Murat'ın düzenlediği âb âlemlerine katıldığı ve içki içtiği konusunda bilgiler var. İçkiyle arasına mesafe koyması, yakalandığı şiddetli zatürree sırasında onu tedavi eden dönemin tanınmış doktoru Mavroyani Bey'in verem uyarısından sonra olmuştu. 

Vesveseli bir karakteri olan ve annesi Tirimüjgan Kadınefendi ile babası Abdülmecit'i veremden kaybettiği için sağlık konularına aşırı önem veren Abdülhamit bu tavsiyeye uymuştu. Hatta, Mavroyani Bey böylece genç şehzadenin gözüne girmiş ve 33 yıllık saltanatı sırasında Sertabib-i Hazret-i Şehriyari yani Padişah'ın doktorlarının başı olup paşa unvanı almıştı. 

Diğer özel doktoru Sarıca Arif Paşa'nın günlüklerinde de padişahın içki içtiğine dair bir not bulunmuyordu. Gene de II. Abdülhamit'in soğuk algınlığı geçirdiği zamanlarda, bu hastalığa iyi geldiğine inandığı konyak ve romu ilaç niyetine içtiği rivayet olunur.

Bu iddiayı bir anlamda doğrulayan torunu Osman Ertuğrul Efendi, bir çocukluk hatırasını anlatırken "Dedem Porto şarabı içerdi, hatta içtiğiyle yetinmez, şifadır diye bize de tattırırdı" demiş, ancak muhafazakâr çevrelerin büyük itirazıyla karşılanmıştı. 

Öte yandan Abdülhamit cami ve mezarlıklara 100 arşından daha yakın mesafeye meyhane açılmasına izin verilmemesi gibi önlemlerle sade Müslüman vatandaşlarını tatmin etmekten başka bir önlem alma gereğini duymamıştı. Daha ilginci, II. Abdülhamit döneminde alkollü içki üretimi devletin resmi faaliyetlerinden biri olmuştu. 

Abdülhamit'in tam 32 yıl boyunca başmabeyincisi olan ve arada maliye nazırlığı da yapan Sarıca Ragıp Mehmet Paşa tarafından Tekirdağ yolu üzerindeki Umurca Çiftliği'nde Osmanlı'nın ilk rakı fabrikası kurulmuştu. Umurca Rakısı halk arasında öylesine tutulmuştu ki, 1878'de devlet borçlarının ödenmesi için altı değişik verginin birleştirilmesinden oluştuğu için Rüsum-u Sitte (Altı Vergi) diye anılan verginin en önemli kalemini, bu rakıdan alınan vergi oluşturmuştu. 

Abdülhamit döneminin diğer ünlü rakıları Erdek ve Deniz Kızı (Bozcaada, Tenedos) rakılarıydı. Bu markalara başka rakiplerin gelmesi uzun sürmedi. Kısacası, II. Abdülhamit dönemi, rakının, biranın ve öteki alkollü içkilerin altın çağıydı. 

AYŞE HÜR

Reşad Ekrem Koçu İstanbul Ansiklopedisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni Rakı Tarihi

Zeybek Rakısı

Yesevi Törenleri