Kayıtlar

Ağustos, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rüşdiye (Mekteb-i Rüşdî)

Resim
Rüşdiye, Mekteb-i Rüşdî (çoğulu Mekâtib-i Rüşdiye), 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı sonrasında Osmanlı Devleti'nde açılan ortaöğretim kurumudur. Kuruluşu Rüşdiye adı verilen ortaokulların açılması öncesinde, Sultan II. Mahmud döneminde "selâtîn-i izâm mektepleri" adıyla orta öğretim kurumları açılmıştır. Sultan Abdülmecid devrinde, 1845 yılında batılı tarzda ve yeni bir eğitim sistemi kurulmasını öngören bir ferman hazırlandı.  Buna uygun hazırlanan eğitim sisteminde sıbyan mektebi, rüşdiye ve Dârülfünundan meydana gelen, Fransız eğitim sisteminden etkilenerek hazırlanan üç kademeli bir eğitim sistemi teşkil edildi. İlk rüşdiye 1847'de İstanbul'da Dâvud Paşa Mektebi'nde açıldı. Bunu Bâyezid, Üsküdar, Tophane ve Bâbıâlî olmak üzere 4 adet rüşdiye mektebi takip etti.  Ortaokul seviyesinde eğitim veren bu kurumlara hoca yetiştirmek için de 1848'de İstanbul Fatih'te "Dârülmuallimîn-i Rüşdî" açıldı. 19. yüzyılın son çeyreğinde ise İstanbu...

Laiklik veya Laisizm Nedir?

Laiklik veya Laisizm Nedir?  Laiklik veya laisizm ( Fransızcadan: laïcité ), devlet yönetiminde dinin veya dinsizliğin referans alınmamasını ve devletin din veya dinsizlik karşısında tarafsız ve tepkisiz olmasını savunan ilkedir. Fransızcadan Türkçeye geçmiş olan " laik " sözcüğü, " din adamı olmayan kimse; din adamı dışında kalan halk " anlamına gelen Latince " laicus " sözcüğünden gelmektedir.  Roma döneminde din adamlarına " Clerici ", din adamı olmayanlara da " Laici " adı veriliyordu. Aynı terimin İngilizce karşılığı ise secularity olup, din ve devlet işlerinin ayrı tutulması anlamına gelir. Latince bir kelime olan çağ anlamına gelen " saeculum " kelimesinden geçmiştir.  Sekülerizm Türkçeye lâiklik, çağdaşlaşma veya dünyevileşme olarak üç farklı terimle çevrilebilmektedir. Fransa 'da lâiklik için Laïcité ( Laicisme ) terimleri kullanılmaktadır. Kavramlar, her iki biçimde de cismi ve bilimsel olan ile soyut ve dinse...

Teokrasi Rejimi Nedir?

Teokrasi Rejimi Nedir?  Teokrasi ya da din erki, dine dayalı yönetim biçimini tanımlamak için kullanılan terim . Daha doğru bir anlatımla, dini otorite organlarının siyasi otorite organları yerine devlet idaresini elde tuttuğu devlet biçimidir.  Teokrasi en yalın anlamda " devlet işlerinden yönetim ile görevli din adamları (örneğin İran İslam Cumhuriyeti'nde molla) sınıfının sorumlu olduğu ve devlet işlerinin dini temellere dayandırıldığı sistem " olarak tanımlanabilir. Etimoloji Teokrasi teriminin kökeni Yunanca θεοκρατία (theokratia)'dan gelmektedir. Tanrı düzeni (Josephus) demektir. Kelime Yunanca Teos'dan dönüşmüştür. Theos kelimesinin kökeni Hint Avrupa dillerinde dinî kavramlar içinde yer alır. Theos'un anlamı tanrı, Kratos'un anlamı ise düzen demektir. Kelime Yunancada Tanrı'nın Düzeni anlamına gelir.  Teokrasi kelimesi hiçbir dilde de gerçek anlamında kullanılmamıştır. İngilizcede kaydedilen ilk kullanım 1622 tarihlidir. İlahi Esin Altındaki Pa...

Ünlü Kişilerden Sözler

"Ne haz, ne şan şöhret, ne iktidar: özgürlük, yalnızca özgürlük." Constantin von Barloewen -&- "ZEKA hayatın özünde vardır.  Zeka hayatın doğal bir niteliğidir.  Tıpkı ateşin sıcak olması  Ve havanın görünmez olması  Ve suyun aşağı doğru akması gibi  Hayat da zekidir." OSHO -&- "Beden kendi sessizliğini;  kendi esenliğini,  sağlıkla dolup taşmasını,  kendi sevincini bilir.  Zihin de kendi sessizliğini, tüm düşüncelerin yok olup,  gökyüzünün bulutsuz saf bir boşluğa dönüşmesini bilir.  Ama benim söz ettiğim sessizlik  çok daha derinlerdedir." OSHO _&_ " Ego bir buzdağıdır.  Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit,  böylelikle o kaybolsun  ve sen okyanusun parçası haline gel".  Osho -&- "Yaşayan bir varlığın günahlı olduğuna inananlar,  Tanrı’nın ya günahı yaratacak kadar kötü olabileceğine  ya da kusursuz varlık yaratma girişimlerinde  çok yanlışlıklar yaptığına inanmak zorunda...

Türk Tarih Sözlüğü

ÂBADİ KÂĞIT  Padişah mektuplarının, ferman metinlerinin yazımında kullanılan değerli bir kâğıt türü. Sarımtırak, şeker beyazı, pembemsi renkte çeşitleri vardı. Tuğralı, tezyinatlı önemli belgeler, âbadî üzerine altın yaldız ve renkli boyalarla işlenirdi. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine dek kullanılmıştır.  ABÂNİ   İnce ipekten üzeri işlemeli sarık kumaşı. 19. yy’da daha çok fes üzerine şerit halinde sarılarak eski sarık formlarının yerine kullanıldı. Abânili fes, ilmiye sınıfı dışındaki, okumuş, dindar, yaşlı taşra insanlarınca benimsenmişti.  ÂBİDE-İ HÜRRİYET   II. Meşrutiyet ve 31 Mart Olayı şehitlerini ve meşrutiyetin anlamını simgelemek için Şişli ’de Hürriyet-i Ebediye Tepesi ’nde yapılan anıt. Devrimin birinci yıldönümü olan 23 Temmuz 1909 'da temeli atılmış, yapımı kısa sürede tamamlanmıştır.  ACEMİ KIŞLASI  İstanbul ’un Vezneciler semtindeki ünlü kışla. Yeniçeri Ocağı ’nın kapatılmasından sonra, Asâkir-i Mansure-i Muhammediye adı altında...

ADNAN MENDERES (1961)

Resim
ADNAN MENDERES (1961) 1899 yılında, Aydın 'da, zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İzmir Amerikan Koleji 'nden mezun oldu. Ankara Hukuk Fakültesi 'ne girdi.  Atatürk 'le tanışıp takdirini kazandıktan sonra 1930 yılında CHP 'den Aydın Milletvekili seçildi.  1949 yılında partisinden ayrılıp Celal Bayar 'la birlikte Demokrat Parti 'yi kurdu.  1950 seçimlerinde, CHP'nin icraadından nefret etmiş olan halk tarafından ezici bir çoğunlukla iktidara getirildi. Başbakan oldu. Ezanın, eskiden olduğu gibi yeniden aslî şekliyle okunmasını sağladığı ve dindar insanlar üzerinde yıllarca süren baskıları bir parça azalttığı için halk tarafından 1955 seçimlerinde de tek başına iktidara getirildi.  Hayatı tamamen Atatürk ve inönü zihniyetiyle şekillenmiş olmasına rağmen, yapılan bazı değişiklikleri devrimin elden çıkması olarak yorumlayan İsmet İnönü , çevresindekiler ve onlara tam destek veren askerler tarafından kıskaca alındı.  Basın tarafından şiddetl...

KENNEDY (1963)

Resim
KENNEDY (1963) Tam ismi John Fitzgerald olan Kennedy, Amerika Birleşik Devletleri'nin 35. Devlet Başkanı idi. 1917 yılında doğan Kennedy'nin ailesi, İrlanda 'dan Amerika'ya gelmiş göçmenlerdendir. Çocukluğunu Boston 'da geçirmiş, tahsilini Harward Universitesi 'nde tamamlamış, bu arada yazarlığa başlayarak çok okunan bazı eserler kaleme almıştır.  II. Dünya Savaşı 'ndan sonra siyasete atılan Kennedy, kısa zamanda Temsilciler Meclisi'ne seçilmiş, sonra senatör olmuş ve nihayet 1960 yılında Başkan seçilmiştir.  Onun halk tarafından çok sevilmesi ve uygulamaya çalıştığı ekonomik programlar şüphesiz ki muhalifleri ve özellikle Yahudi lobileri tarafından hazmedilememiş ve 188 bugün bile mahiyeti tam olarak anlaşılamayan bir suikast düzenlenerek, karısı ile Dallas Texas 'da bulunduğu bir sırada, onlarca korumasına ve sıkı güvenlik önlemlerine rağmen, 22 Kasım 1963 tarihinde , vurularak öldürüldü öldürüldü.  Nereden geldiği belli olmayan kurşun bir an...

İSTANBUL’DA KÜÇÜK KIYAMET

İSTANBUL’DA KÜÇÜK KIYAMET  10 Eylül 1509 ’da İstanbul dünya tarihinin en şiddetli sarsıntılarından biri olduğu tahmin edilen bir depremle adeta yerle bir olmuştu.  Halk arasında “ kıyamet-i suğra ” ( küçük kıyamet ) denilen depremde o zamanlar 160.000 nüfus ve 35.000 yerleşim birimine sahip olan İstanbul’da aralarında Osmanlı hanedanı üyelerinin de bulunduğu 13.000’den fazla insan ölmüş, on binlerce insan yaralanmış ve 1000’den fazla ev tamamen yıkılmış binlercesi de hasar görmüştür.  Tarihi Yarımada ve Pera’nın bazı bölgelerinde yerde yarılmalar, su ve kum fışkırmaları oluşmuş ve deprem ‘tsunami’ye neden olmuştur. Tsunami şehrin surlarını, Galata ve Suriçi’ndeki birçok duvarı aşmış ve ağır hasara neden olmuştur.  Deprem o kadar büyüktü ki Edirne, Gelibolu ve İznik’te bile önemli hasarlar meydana getirmiş, hatta Yunanistan’dan Nil Deltası’na (Mısır) kadar geniş bir bölgede hissedilmiştir. Depremin artçısı olduğu zannedilen irili ufaklı çeşitli depremler de ta 1512 ...

DÜNYANIN İLK BELEDİYE YASASI

DÜNYANIN İLK BELEDİYE YASASI  Sultan II. Bayezid zamanında, 1502 yılında yürürlüğe giren kanun, Kanunname-i İhtisab-ı Bursa ( Bursa Belediye Yasası ) dünyanın bu alanda düzenleme yapan ilk ve en önemli yasal metinlerinden biridir.  Bu fermanda hayvan ürünleri, türlü sebze-meyve, tuz, ekmek, sanayi ürünleri, tekstil ürünleri, tarımtahıl ürünleri, orman ürünleri, deri ürünlerinin satışları, konulacak fiyatlar ve kaliteleri bir standarda bağlanmıştır.  Bu standartlardan bazıları şunlardır:  Çörekler :  Ekmek ağırlığının yarısı olup, ak undan olacak ve unun bir kilesine bir okka (400 dirhem) yağ konulacak.  Meyveler :  Kaplı (yeşil kabuklu) fındığın kaplı olarak bir okkası, bir akçeye olacak. Kapsızın 200 dirhemi, bir akçeye olacak ve mevsimi geçtikten sonra 125 dirhemi, bir akçeye olacaktır.  Sebzeler :  Aş kabağına (taze kabak) üç gün narh olmayacak. Üç günden sonra üç okka, bir akçeye olacak. Haftasında 4 okka, ikinci haftasında 5 okka, üçü...

Thomas Edison (1847 - 1931)

Thomas Edison (1847 - 1931)  İnsanlık tarihinin en büyük mucitlerinden  biri olan Thomas Edison, 1847’de Amerika’nın Ohio eyaletinde dünyaya geldi. Yedi yaşındayken ailesiyle birlikte Michigan'daki Port Huron'a yerleşti ve ilköğrenimine burada başladı. Fakat başladıktan yaklaşık üç ay sonra algılamasının yavaşlığı nedeniyle okuldan uzaklaştırıldı. Bundan sonraki üç yıl boyunca özel bir öğretmen tarafından eğitildi. Son derece meraklı ve yaratıcı kişiliğe sahip bir çocuk olan Edison, 10 yaşına geldiğinde kendisini fizik ve kimya kitaplarına verdi. Oniki yaşına geldiğinde ailesine yardım etmek için Port Huron ile Detroit arasında çalışan trende gazete satmaya başlayan Edison, evlerindeki laboratuvarını trenin yük vagonuna taşıyarak, çalışmalarını burada sürdürdü. Bu dönemde Edison; Michael Faraday’ın “Experimental Research in Electricity” adlı yapıtını okudu ve derinden etkilendi. Bunun üzerine bir yandan Faraday'ın deneylerini tekrarladı bir yandan da kendi deneylerine ağırl...

MEY VE MEYHANE TEMASI

MEY VE MEYHANE TEMASI :  Geçmişten bugüne, pek çok şarkının güftesinde içki ve meyhane doğrudan doğruya konu edilir veya birer aşk metaforu olarak kullanılır. Bu durum, Türk sanat müziği ile içkinin iç içe iki kültür gibi algılanmasının hem nedeni hem de sonucudur.  İçen bir daha ayılmaz ya da Elveda Meyhaneci ne ilk ne de sondur. Ethem Pertev Paşa'nın şu güftesini Sultan III. Selim bestelemiştir:  Olduk bu gece biz bize ney, mey ile demsâz  Mey derdime mahrem idi, ney âhıma hemrâz  Pertev edelim bülbül ile nağmeye âgaz  Ol gonce-i sermest-i sabâh oldu uyansın  Âyine-i mül gül yüzünü görsün utansın. 1933'te İçki Düşmanı Gazete'ye yazan Dr. Kudsi, "sarhoş bir hâkan bile milletine içki lehine yazılmış bir şarkı hediye etmiştir" diyerek bu eserden duyduğu utancı dile getirir. Sonra da, şarkılardaki içki propagandasına karşı, Yeşilay'dan medet umar: "Acaba cemiyetimiz böyle ne kadar rakılı, şaraplı, meyhaneli, mestaneli, kadehli, sâkili şarkı ve gazeller v...

Öteki Kadın (Bakışlarıyla, Kokularıyla, Duruşlarıyla, "Sev Beni" Derler,)

Öteki Kadın (Bakışlarıyla, Kokularıyla, Duruşlarıyla, "Sev Beni" Derler,)   Onlar her şeyleriyle vaatkâr ve çekicidir; bakışlarıyla, kokularıyla, duruşlarıyla, "Sev beni" derler, "sev beni, kimse benim gibi sevişemez, benim gibi öpüşemez kimse, kimin dudaklarında böyle karadut tadı var, kim bu kadar güzel kokuyor; ay ışığında çırılçıplak dolaşırım, yağmurlarda gülerim; dokun saçlarıma, hiç bu kadar parlağını gördün mü, seni öyle çok severim ki kimse benim gibi sevemez." Kleopatra'dır onlar, Mara Hari'dir, Messelina'dır, Hürrem Sultan'dır. 'Muse'ler gibi her yolcuyu şarkılarıyla sarhoş eder, yolundan döndürürler; her gemi onların sesini dinleyebilmek için felaketlere uğramaya razı olur. Her yerdedirler, her yanda; başınızı çevirdiğinizde bir ışık bulutunun içinden çıkıverirler. Onlar göründüğü andan itibaren bütün duygular, bilinen ne kadar duygu varsa hepsi, saklandıkları köşelerden kuytulardan çıkarak size doğru çılgın bir koşu tut...

ANAN NE GİYİNSİN SÜLEYMAN?

ANAN NE GİYİNSİN SÜLEYMAN?  Yavuz Sultan Selim devlet harcamalarında olduğu gibi kişisel harcamalarında da sadeliği ön planda tutardı.  Lüks ve israfa kaçan süslü elbiseleri giymeyi sevmezdi.  Süslü elbiselerin kadınlara yakıştığını düşünür ve erkeklerin böyle giyinmelerini de doğru bulmazdı.  Günün birinde oğlu Şehzade Süleyman pek süslü ve parlak elbiseler giyinmiş ve pahalı mücevherleri takınmış olduğu halde huzuruna çıktı.  Oğlunun bu süslü giyimini gören padişah, şöyle dedi:  “Sen böyle giyinirsen anan ne giyinsin Süleyman? Anana takacak ziynet bırakmamışsın.”