Varlık Vergisi 1942-1944
Varlık Vergisi
11 Kasım 1942 ile Mart 1944 tarihleri arasında, başta gayrimüslim ticaret burjuvazisi olmak üzere, çiftçi, esnaf ve ücretlilerden bir defalık toplanan olağanüstü servet vergisi.
Türkiye 2. Dünya Savaşı'na girmediği halde, ülke ekonomisi yüksek enflasyonla sarsılmış, karaborsa ve stokçuluk artmış, savaş zenginleri denilen bir kesim ortaya çıkmıştı. Bu kesimlerden bir defalık vergi alınması fikri 1942 yılının Mayıs ayında, Vatan gazetesinin liberal eğilimli başyazarı Ahmet Emin Yalman'dan çıktı.
Daha sonra koroya solcusundan ırkçısına kadar pek çok gazeteci katıldı ve 1942 yazında, İstanbul gazetelerinde, genel olarak gayrimüslimleri, özel olarak Yahudileri hırsızlık, karaborsacılık, soygunculuk, vurgunculuk ve ihtikâr fiilleriyle ilişkilendiren haber ve karikatürler birbirini izledi.
Şaka, 4 Şubat 1943 Şaka dergisinin Varlık Vergisi'ne getirdiği şovenist yorum.
Kadınlardan biri şöyle diyor: "Varlık vergisi vermeyen kadınları temizlik işlerinde kullanacaklarmış."
Diğeri yanıtlıyor: "Silip süpürmesini iyi bildikleri için mi?"
Başbakan Refik Saydam'ın beklenmeyen ölümünün ardından 1942'de başbakan olan ve Türkçü fikirleriyle tanınan Şükrü Saracoğlu, "Biz bu vergiyi Türk tüccarını ön plana çıkarmak için ihdas ettik. İstanbul'da dolaştığım zaman her nereye baktım ise azınlıkların çok gösterişli işyerlerini gördüm" demişti.
Gazeteci ve yazar Falih Rıfkı Atay, "Türklerin vatanında oturan, hakları korunan, rahat eden, çalışan ve geçinen herkes Türkler gibi düşünmeseler bile, onlar gibi fedakârlık etmek zorundadırlar" diyerek gayrimüslimlerin içerideki yabancılar statüsünde görüldüğünü ifşa etmişti.
TBMM'de oturumda hazır bulunan 350 milletvekilinin oybirliğiyle kabul edilen kanuna, tek itiraz Kazım Karabekir'den gelmişti. Ama o bile kanunun içeriğine değil adına itiraz etmişti.
Kanuna "evet" oyu verenler arasında Afyonkarahisar milletvekili Ermeni asıllı Berç Türker (soyadı Atatürk tarafından verilmişti) ile Eskişehir milletvekili Rum asıllı İstamat Özdamar'ın olması azınlıkların o günlerde nasıl bir baskı altında olduğunu gösteriyordu.
18 Kasım 1942'de vergi listeleri yayımlandığında görüldü ki, Varlık Vergisi'nin yüzde 70'i İstanbul'daki mükelleflere tahakkuk ettirilmişti. Bunların da yüzde 87'si gayrimüslimdi. Müslümanlara göre yüzlerce kez daha ağır vergi oranları uygulanan gayrimüslimler arasında ise Ermenilerin vergisi en yüksek orandaydı.
Bu yüksek vergileri ödeme süresi 20 Ocak 1943 günü bitecek, ertesi gün hacizler başlayacaktı. Haraç mezat satılan mallarının bedeli vergilerini karşılamayan bini aşkın mükellef Eskişehir'in Sivrihisar ve Erzurum'un Aşkale ilçelerindeki çalışma kamplarına gönderildi.
Aşkale'ye gönderilen mükelleflerden 21'i (bir kaynağa göre 25'i) kötü hayat koşulları ve yetersiz tıbbi bakım yüzünden kampta hayatını kaybetti. Sağ kalmayı başaranlar ise ancak 17 Aralık 1943'te evlerine gidebildi.
Cengiz Kahraman Koleksiyonu Varlık Vergisi ödemek için gişede sıra bekleyen gayrimüslim vatandaşlar
O yıllarda Gümrük ve Tekel Bakanı olan Suat Hayri Ürgüplü "Ticaret ve sanayi alanında, vergiyi ödeyebilmek için satışa çıkarılan fabrika, mağaza, depo gibi çeşitli işyerlerini Türkler satın aldılar ve vergi bir çeşit millileştirme görevi de yapmış oldu" diyerek verginin arka plandaki amacına ulaştığını göstermişti.
"Millileştirilen" işyerleri arasında kaç meyhane, kaç eğlence mekânı olduğu meçhul, ancak bu sayının fazla olmadığını tahmin edebiliriz. Çünkü Varlık Vergisi esas olarak Yahudiler ve Ermeniler gibi eğlence sektöründe ağırlığı olmayan azınlıkları hedef almıştı.
Ancak yüzyıllar boyu eğlence hayatına egemen olan Rumların gayrimüslim müşterilerinin büyük bir bölümünü yitirmesine yol açmakla kalmamış, 6-7 Eylül olayları, 1964 Kararnamesi gibi doğrudan Rumları hedef alan tarihsel olaylara ideolojik zemin hazırlamıştır.
Varlık Vergisi, ABD'nin baskıları ve Avrupa'da savaş cephesindeki gelişmeler, özellikle Nazilerin yenileceğinin anlaşılması sayesinde, 15 Mart 1944 tarihinde kaldırıldı.
Ama verginin kaldırıldığı oturumda konuşan Emin Sazak "Bu kanun onları affederse bu gibi insanlar bu milletin içinden çıkıp gitmelidirler. (...) Hükümet tedbir almadı fakat millet intikamını alır. Linç mi eder ne eder bilemem" diyerek 1955'teki 6-7 Eylül faciasının ilk sinyalini vermişti.
AYŞE HÜR
Faik Ökte Varlık Vergisi Faciası / Ayhan Aktar Varlık Vergisi ve Türkleştirme Politikaları
Yorumlar
Yorum Gönder