Kayıtlar

Mart, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"DÜNYA" VE UYDUSU "AY"

"DÜNYA" VE UYDUSU "AY" Eskiler neden Dünya'nın düz olduğunu düşünürlermiş ki? Ay tutulması sırasında, Dünyanın Aya düşen gölgesinin çember şeklinde olması bile Dünyanın yuvarlak olduğunu göstermeğe yeterdi... Ama, tabiatıyla bunu düşünebilmek için, önce merkezinde Güneşin, onun çevresinde gezegenlerin, gezegenlerin çevresinde ise kendi uydularının döndüğü bir "Güneş sistemini" kavramlaştırabilmek ve "Ay tutulmasını" cinlerle perilerle değil bir "doğa olayı" olarak açıklayabilmek gerekiyordu. Dünya gezegeni (Terra), Güneş sisteminin içten dışa doğru üçüncü gezegenidir. 4.5 milyar yıl (4.5x109) kadar önce oluştuğu hesaplanıyor. Güneş sisteminde varlığını saptadığımız tek biyolojik yaşam yuvasıdır. Hayallerimizde, kendimizi uzayın derinliklerine yol alan bir uzay gemisinde, fantastik serüvenlerin kahramanları olarak canlandırırız. Gerçekte, bizler hepimiz birer uzay yolcusuyuz. Gemimizin adı, Dünya Gezegeni... Uzayda, saatte 108 000 km...

HAYVANSAL DOKULAR

                                HAYVANSAL DOKULAR A) EPİTEL DOKU 1. Örtü Epiteli 2. Bez Epiteli   3.  Duyu Epiteli B) BAĞ VE DESTEK DOKU  1- Temel Bağ Doku 2- Kıkırdak Doku  3 - Kemik Doku  C) KAS DOKU  1- Düz Kas 2-Çizgili Kas 3- Kalp Kası 4. SİNİR DOKU 1) Epitel Doku: Vücudun iç ve dış yüzeyini örten dokudur. Hücreler arası boşluk bırakmayacak şekilde dizilmişlerdir. Vücudu mekanik, kimyasal, fiziksel, balteriyel etkilerden korur. Vücudun hücre sayısı en fazla olan dokusudur. Hücreleri arasında kan damarları bulunmadığından beslenme bağ dokudan difizyon ile olur. Epitel doku bağ dokudan yapılmış bir taban zarı (bazal lamina) üzerine oturur . Görevleri: Deride koruma, Bağırsakta Emilim, Bezlerde Salgı, Duyu Organlarında Duyu 2) Örtü Epiteli: Vücudun iç ve dış yüzeyini ,kan damarlarının içini örter. Tek katlı örtü epiteli: - Yassı Epitel: Hücreler ince ve yassı olup, çek...

Çiçek (Tohumlu bitkilerin üreme organ)

  Çiçek      Tohumlu bitkilerin üreme organlarını taşıyan kısımdır.  Çiçeğin kısımları     Çanak yaprak: Genelde yeşil renklidir. Çiçeğin en dış kısmını oluşturur.Çiçek tomurcuk halindeyken çiçeği korur.      Taç yaprak: Çiçeğin renkli ve kokulu kısmıdır. Tozlaşmada böcekleri çekerek bitkinin çoğalmasında önemli rol oynar.      Erkek organ: Polen oluşumunun meydana geldiği kısımdır. Bitkilerde çeşitliliğin oluşmasında etkilidir.      Dişi organ: Bitkinin en iç kısmında bulunan üreme organıdır. Yumurtalık, dişicik borusu, ve tepecikten oluşur.      Çiçek tablası: Çiçek tablasından salınan şekerli maddeler böceklerin dikkatini çeker ve tozlaşmada etkili rol oynar.  Tozlaşma      Bitkide çiçeğin görevi tozlaşma yoluyla bitkinin çoğalmasını sağlamaktır. Bir çiçeğin erkek organından serbest kalan polenlerin diğer çiçeğin dişi organının tepeciğine ulaşması ve burada yeni bitki to...

Çevre Kirliliği

Çevre Kirliliği Çevre kirliliği, karşılaşılan en büyük  çevre sorunları arasındadır. Unutmayalım! Henüz vakit geçmeden, çevre adına atılacak her adım,  geleceğimizin garantisi olacaktır. Günümüzde en yaygın olan kirlilik su, hava, toprak, gürültü kirliliğidir. Gürültü Kirliliği Hava Kirliliği Su Kirliliği Toprak Kirliliği Gürültü Hayatı Çekilmez Hale Getiren Çok Önemli Bir Çevre Kirliliğidir. Gelişmiş ülkelerde teknolojinin gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkmış olan gürültü sorunu, günümüzün önemli çevre sorunlarından birisi olmasına karşın, ülkemizde az bilinen bir kirlilik türüdür.  Gürültü insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz yönde etkileyen, fizyolojik ve psikolojik dengelerini bozabilen, iç performansını azaltan, çevrenin hoşluğunu ve sakinliğini yok ederek niteliğini değiştiren bir tür kirliliktir. Yaşama kalitemizi bozmadan alacağımız basit önlemlerle insan sağlığı üzerinde olumsuz etki yapan gürültü kirliliğini önleyebiliriz. Düğün, sünn...

SOSYOLOJİ

                                                                     SOSYOLOJİ Sosyolojinin gelişmesinin gecikme nedenleri: Toplumsal olaylara bilimsel yöntemin uygulanamayacağı kasını, Gelenek, görenek, ön yargı, çıkar gibi nedenlerle yeniliklere ve toplumsal değişmelere direnç gösterme, Bilimin dine karşı olduğu inancı, İnsan yaşamının bazı yönlerinin dokunulmaz sayılması. Sosyolojinin incelediği başlıca konular: Toplumsal kişi, kişinin toplum içindeki yeri, Toplumsal yapı,toplum,toplumsal gruplar,yığınlar, Ekonomik,toplumsal ve siyasal kurumlar, Kültür ve toplumsal değişme. Sosyolojinin belli başlı amaçları: Toplumları zaman ve yer bakımından nesnel ve somut koşulları içinde anlamak, Toplumların geçirmekte oldukları değişimin etkenlerini ve doğrultusunu açıklamak, Ayrı ayrı toplumlar üzerinde yapılan bu açıklama...

Kemosentez Nedir?

Kemosentez Kemosentez, ışık enerjisi olmadan organik madde üretilmesi. Fotosentezde, yeşil pigmentli klorofile sahip bitkiler, ham madde olarak H2O(su) ve CO2 (karbondioksit) kullanmak süretiyle karbonhidratları sentez ederler. Fotosentez, enerjiye ihtiyaç gösteren bir olaydır. Bu iş için, klorofil tarafından absorbe edilen güneş ışığının enerjisi harcanmaktadır.  Şayet güneş ışığı yerine organik maddelerin sentezi için kimyevi reaksiyonlardan hasıl olan enerji kullanılacak olursa meydana gelen bu olaya “kemosentez” veya “kimyasentez” adı verilmektedir. Bazı bakteriler, ışık enerjisine ihtiyaç göstermeden kimyevi enerji ile organik maddeleri sentez ederler.  Mesela azot, kükürt, demir ve hidrojen bakterileri klorofile sahip olmadıkları halde kemosentez sayesinde ototrof (kendi beslek)turlar. Bu şekilde kendi besinlerini üreten bakterilere “kemosentetik bakteriler” denir. Kemosentetik bakteriler inorganik maddeleri oksitleyerek elde ettikleri kimyevi enerjiyi kullanarak CO2 ve ...

TEMA VAKFININ NE ZAMAN KURULDU

                                                                TEMA TEMA 11 Eylül 1992 tarihinde, Karaca Arboretum'un kurucusu, BM Çevre Ödülü sahibi Hayrettin Karaca ve Tekfen Holding kurucu ortaklarından, Türk-B.D.T. İş Konseyleri Başkanı Nihat Gökyiğit tarafından kurulmuştur.  1980 yılında Hayrettin Karaca'nın Türkiye'nin ilk özel arboretumunu kurması aynı zamanda TEMA düşüncesinin de başlangıcı olmuştur. Bitki toplamak amacıyla Türkiye'yi karış karış dolaşan Hayrettin Karaca, erozyon sorununun boyutlarını görünce, sorunun önemini herkese anlatmak ve kavratmak gerektiğine karar verir.  5 Ağustos 1992 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan bir röportajında Hayrettin Karaca, şunları söylemiştir: "Türkiye'nin denizlere, derelere, barajlara akıttığı toprağın içindeki değerler, madensel elementler ve gübrenin değeri...

EBRU NEDİR?

EBRU NEDİR? Kâğıt süsleme sanatlarının en önemlilerinden biri... Bütün Osmanlı sanatlarında olduğu gibi usta-çırak usulü ile öğrenilen ve sanatçının iradesi dışında birçok değişkenden etkilenen bir sanattır.  Ebru; renklerin suyla dansının yarattığı bir ahenktir aslında. Bazı kaynaklar ebrunun, yüz suyu anlamına gelen "ab-ı ru" sözcüğünden, bazı kaynaklar ise Orta Asya dillerinden Çağatayca'da hareli görünüm, damarlı kumaş ya da kağıt anlamına gelen "ebre"den geldiğini söylese de en yaygın kanı, kelimenin kökeninin Farsça; bulutumsu, bulut gibi anlamına gelen "ebri" den gelmekte olduğudur. Her ne şekilde isimlendirilse isimlendirilsin insanlara da isim olan ebru, gizemli bir ahenk taşıyor. Zorlu ve emek isteyen bir sanat olan ebru, geri dönüşü olmayan, tekrarı olmayan, çok değişkenli bir sanattır. Birçok eski eserde süsleme amacıyla kullanılan ebru, geleneksel el sanatlarımızdan olmasına rağmen yakın zamana kadar unutulma tehlikesi ile karşı karşıyaydı...

UYUŞTURUCU (Adı üstünde uyuşturucu…)

UYUŞTURUCU Adı üstünde uyuşturucu… Uyuşturucular; bugünümüzü yarınımızı karartan, sizi kendi benliğinizden ve milli kültürünüzden koparan bir felakettir. Oysa vatanımızın, milletimizin ve ailelerinizin akıl ve mantığıyla hareket eden berrak ve uyuşmamış beyinlere ihtiyacı vardır. Benliğinden ve öz kültüründen kopmuşluk da sizi bunalıma ve cemiyetin dışına iter. Bu itilmişlik ise bedeni varlığımızın yok olmasına kadar gidebilir. Merak ve özentiyle başlayan sigara içme daha sonra gelen alkol alışkanlığı ve bir üst derecesi olan bağımlılığı bataklığa düşmenin habercisidir. İnsanı insanlığından alıkoyan bu bataklıkta yaşamanın alkolle birlikte cinsel sapıklığı, fuhşu, uyuşturucu bağımlılığını, frengi ve çağımızın en korkunç hastalıklarından olan AIDS’i getireceği kuvvetle muhtemeldir. Biliniz ki, bu tür ortamların çoğunda ahlaki değerler gözaltı edilir. Ahlakın göz ardı edildiği ortamlarda bütün değer hükümleri tersine dönmüş, maddi ve manevi dengeler bozulmuş, sorumluluklar yitirilmiştir....

GÜNEŞ "Sarı Cüceler"

GÜNEŞ Bir yıldız olarak, Güneşimiz, kütle, büyüklük, ısı, vb. açısından, gökadamızda ortalama ve sıradan bir yıldızdır. Bu grup yıldızlar "sarı cüceler" sınıfında yer alır. Yaşının 4.6 milyar yıl olduğu, bir aksilikle süpernova haline filan dönüşmezse bir beş milyar yıl kadar daha parlamağa devam edeceği hesaplanmaktadır!... Çekirdek ısısının 15 milyon derece santigrad olduğu düşünülmektedir!! Burada hidrojen füzyonu ile helyum oluşurken, sürecin oluşturduğu enerji, atomaltı parçacıklarla çarpışa çarpışa çetin bir yolculuktan sonra yüzeye ulaşır ve bu cehennem fırınını sonunda terkeder; çevreye ısı ve ışık şeklinde yayılır. Güneşimiz, Güneş sistemi toplam kütlesinin %99.86'ını oluşturur. Başka bir deyişle, dev gezegen Jüpiter dahil, gezegenler, astroidler, vb. hep birlikte sistemdeki toplam kütlenin yalnızca %0.14'ünü oluşturuyor. Güneş'ten bize ulaşan enerji, aslında binlerce yıl öncesinden bu yıldızın çekirdek bölgesinden yola çıkmış olan enerjidir. Bu sürenin t...

DÜNYAMIZI KÜRESEL ISINMA TEHDİT EDİYOR

Küresel ısınma Amerikan, İngiliz ve Avustralyalı bilimadamları ortak bir raporla dünyanın 10 yıl sonra çevre felaketleri açısından geri dönülemez noktaya geleceğini duyurdu.  Çünkü dünya ısınıyor. Karbondioksit oranı artıyor, okyanuslar ısınıyor, buzullar eriyor, deniz seviyesi yükseliyor, orman yangınları artıyor, buzul tabakaları parçalanıyor, göller küçülüyor, kurak dönemler uzuyor, ırmaklar kuruyor.  Kış sıcaklıkları artıyor, ilkbahar erken geliyor, sonhabar gecikiyor, bitkiler erken çiçek açıyor, göç dönemleri değişiyor, yaşama alanları farklılaşıyor, kıyı şeritleri erozyona uğruyor, mercan resifleri ağarıyor, kar yığınları azalıyor, bulut ormanları kuruyor, hastalıklar yayılıyor , yüksek enlemlerde sıcaklık artıyor, dünyaya neler oluyor? Rapora göre 1960 'lardaki kirlenme buzulların yüzde 20'sini eritti. 300 bilim adamının yürüttüğü araştırma sonuçlarına göre, Kuzey Kutbu 'ndaki ısınma dünyanın geri kalanından iki kat daha hızlı. Bugünkü ise 2070...

28 Şubat Süreci

28 Şubat Süreci, Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla "irtica"ya karşı başlayan ordu ve bürokrasi merkezli süreç.  Süreç, Erbakan'ın istifasına ve REFAHYOL Hükûmetinin dağılmasına yol açmıştır. Türk siyasi tarihine geçen kararların uygulandığı dönemde Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda değişimler yaşanmıştır. Yaşananlar postmodern darbe olarak da adlandırılmıştır.  Verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığını denetlemek için Çevik Bir öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuştur. 28 Şubat Süreci'nde aktif rol alan bazı kişiler (Çetin Doğan, Kemal Gürüz vs.) daha sonra Balyoz, Ergenekon gibi davalarda yargılanmıştır. 28 Şubat davası ise 2012 yılında başlamıştır. Refah Partisi 1995 genel seçimlerinde birinci parti oldu. 1996 yılında, seçimlerin ardından, DYP-ANAP koalisyon hükûm...

Efsane (Söylence) nedir?

Efsane ya da söylence, hem anlatıcı hem de dinleyiciler tarafından insanlık tarihinde yer aldığına inanılan veya öyleymiş gibi algılanan insan eylemlerinin yer aldığı bir anlatıdan oluşan bir folklor türüdür.  Efsanelerde anlatılan olaylar bazen doğaüstü olabilir ama çoğunlukla gerçek olaylara ve gerçekten yaşamış kişilere dayanır. Bu öykülerin çoğu kahramanca işler yapmış kişilerle ilgilidir.  Eski alcıklarlı şair Gizem tanrıçası, ecem Eski Yunan ve Odysseia adlı destanlarında krallara ve kahramanlara ilişkin söylencelerden yararlanmıştır. Kral Arthur ve şövalyeleri ile ilgili birçok öykünün kaynağı söylencelerdir.  Efsaneler nesilden nesile aktarılır. Efsaneler belirsizdir, katılımcılar tarafından asla tamamen inanılmaz, aynı zamanda kararlı bir şekilde şüphe edilmez. Şehir efsanesi Şehir efsaneleri, kökeni yerel popüler kültüre dayanan, ürkütücü veya mizahi unsurlarla genellikle gerçek olarak sunulan kurgusal hikâyelerden oluşan, modern bir folklor türüdür.

Âyanlık Nedir?

Âyanlık, uzun bir süre informel olarak 18. Asır ve Tanzimat dönemine kadar Osmanlı’da etkili bir müessese idi. Bu kişiler taşranın kodamanları, eski idareciler veyahut bir şekilde sivrilmiş sözü geçip saygı gören insanlardı. Âyanlar bir süre sonra sisteme eklemlendiler. İçlerinden en öne çıkanları eski idarecilerdi. 18. Asır Osmanlı için inişli çıkışlı bir dönem olmuştur. Dışta, 16. Asrın son çeyreğinde başlayıp 17. Asırda yaygınlaşarak 18. Asırda menfi etkilerini hissettiren “Fiyat Devrimi”yle para ilişkileri genişlemiş, teknolojik manada dönüşümler yaşanmıştı. İçte ise yine 16. Asırda başlayan Celaliler eşkıyalığa bürünmüş ve levend, gurbet taifesi veya suhte denilen topraksız ve işsizleri etrafında toplamışlardı. Devlet, bozulan iktisada çözüm olarak müsadere ve tağşiş sonrasında avarız gibi vergilerin olağan hale getirilmesini takiben tımar sistemini bozacak bir takım düzenlemelere gidildi. Tatbik edilen iltizam sistemini genişletmek için gelir kaynaklara mükatalara dönüştürüldü. B...

Fihrist'in Yayınlanması

Bir kitapçı oîan İbn-i Nedim (ö. 995), itinalı bir çalışma sonucunda, yazarların biyografileri ve diğer bilgilerle birlikte çok sayıda kitap içeren ilmi bir derleme olan Fihrist'î (Katalog anlamında) tamamladı. Fihrist, filojiden kimyaya kadar her konuda yayınlanmış pek çok kitabı içeriyordu ve o dönemlerde tedavülde olan literatürün çeşitliliği ve bolluğu hakkında bir fikir veriyordu.

Gökçen Hüseyin Efe

Gökçen Hüseyin Efe 1891 yılında Ödemişin Ayasurt (Türkönü) köyünde dünyaya geldi.. Hali vakti yerinde bilgili görgülü,varlıklı ve asil bir aileye mensuptu. Haksızlığa dayanamayıp isyan eden mert bir yapısı vardı 1911 yılına kadar Çakırcalı Efenin yanında Zeybeklik yaptı. Çakırcalının 1911 de ölümüyle bir müddet daha dağlarda efelik yapar. 1912 yılında İzmir de devlet görevlisi olan Celal Bayarın daveti üzerine dağdan inerek Ödemişin Kahrat Köyüne yerleşir.  15 Mayıs 1915 te Yunanlılar İzmiri işgal ederler.29 Mayıs da da Tireyi işgal ile efenin oturduğu köyü göz hapsine alırlar. Gökçen Efe bu işgale karşı bir savunma yolu ararken Karaçamur Köyünden Hacı Hüseyin Ağadan bir mektup alır. “Oğlum Gökçen, Eskiden Osmanlı hükümetine karşı zeybeklik ediyor, kahramanlık yaptım sanıyordun. Efelik yapacak zaman şimdiki zamandır. Bu işgal yüreğini acıtmıyor mu ?  Haydi bakayım iş başına.Anlaşmak ve yapacağımız işleri görüşmek için bir yer göster. Seni çok göresim geldi. Şimdilik selam eder...

HAZIR CEVAPLAR

Pers Sultanı iki adamı ölüme mahkûm etmişti. Sultanın atını ne kadar sevdiğini bilen adamlardan bir tanesi yaşamını bağışlarsa, bir yıl içinde ata uçmayı öğretebileceğini söyledi.  Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken düşleyen sultan bunu kabul etti.  Öteki adam inanmayan gözlerle arkadaşına baktı ve “Atların uçamadığını biliyorsun. Nasıl olup da böyle delice bir fikirle çıkabildin ortaya? Yalnızca kaçınılmazı geciktiriyorsun o kadar.”  “Pek değil” dedi birinci mahkûm fısıltıyla.  “Kendime dört özgürlük şansı veriyorum. Birincisi sultan bu yıl ölebilir. İkincisi ben ölebilirim. At ölebilir. Ve dördüncüsü... Belki ata uçmayı öğretebilirim!” && Henry Ford, 1903’te on bir ortağıyla ve on işçisiyle birlikte eski vagon fabrikasında, bugün dünyaca ünlü olan araba fabrikasının ilk adımını atmıştır. 1908’de el emeğiyle üretilen Model T’nin tutulmasıyla talepler yetiştirilemez hâle gelir ve hareketli montaj hattı kurularak seri üretime geçilir. Böylece otomotiv sek...

“Gül Baba! Benden ne istersin?”(GALATASARAY LİSESİ)

  GALATASARAY LİSESİ  “Gül Baba! Benden ne istersin?” Galatasaray Lisesi Türkiye’de kuruluş tarihi en eski olan okuldur. Temeli Fatih Sultan Mehmet’in oğlu II. Sultan Bayezit tarafından atılmıştı.  Rivayet edilir ki: O zamanlar, Galata’nın arkasındaki sırtlar, yani Beyoğlu, muazzam bir ormanla kaplı bir kırlıktır. Avcıların gezip dolaştığı yerlerdendir.  Bir kış günü Sultan Bayezit da oralarda avlanmağa çıkar. Bugünkü Boğazkesen Caddesi’nin geçtiği vadide tipiye tutulur. Sığınacak bir yer ararken gözüne bacasından duman tüten bir kulübe ilişir ve hemen oraya at sürüp kapısını çalar…  Kapıyı beyaz sakallı, yüzü nurlu bir ihtiyar açar, “Buyurun padişahım!” der.  Sultan Bayezit içeriye girer. Girer ama şaşırır kalır; kulübenin içi gül saksılarıyla doludur. Fidanların hepsinde taze taze güller açmıştır. Padişah ile münzevi derviş saatlerce sohbet ederler.  Sultan Bayezit kalkacağı sırada:  “Gül Baba! Benden ne istersin?” deyince münzevi de:  “Pad...

Osmanlılarda kölelik sistemi var mıdır?

Osmanlılarda kölelik sistemi var mıdır?  Osmanlı Devleti'nde köle emeğine dayalı üretim yapılmadığından, varlıklarının sebebi ekonomik çıkar gerekçelerine dayanmaz. Dolayısıyla köleler toplum içinde kısa sürede assimile olarak belirli statüler kazanmaktaydılar.  Nitekim Osmanlı toplumunda köleler, varlıklı ailelerin ev hizmeti, cariyelik, çocuk bakımı gibi işlerinde kullanılmak ya da Kur'ân'da vaad edilen sevabı kazanmak üzere "azat etmek" için satın alınırlardı. Ev işlerinde çalıştırılan köleler bir müddet sonra "bacı, dadı, lala" gibi isimlerle ev halkından sayılırlar. İslâm hukukunda belirlenen insan hakları gereği yirmi yaşları civarına geldiklerinde, cihazı ve diğer gerekleri mevlâ'sı tarafından sağlanarak evlendirilirlerdi.  Bunların eski efendileriyle "akrabalık" türüne benzer toplumsal ilişkileri kesilmezdi. Nitekim yaşlandıklarında bile itibar görürlerdi. Küçük yaşlarından itibaren yeteneklerine göre yetiştirilmiş olan köleler yüks...

Selamlık Alayı ve Surre Alayı nedir?

Selamlık Alayı ve Surre Alayı nedir?  Selamlık Alayı:  Selâmlık Alayı, " Cuma Selâmlığı " olarak da bilinir. Cuma namazı , kazası mümkün olmayan farz bir ibadet olmakla beraber Memâlik-i Osmâniye'de cum'a hutbeleri Osmanlı Padişahı adına okunduğu için ve üstelik Padişahın hâlifelik sıfatı da bulunması sebebiyle Cum'a Selâmlığı Saray teşrifâtında , " Kılıç Alayı "ndan ve " Muayede Resmi" (Bayramlaşma Töreni) 'nden sonra üçüncü sırada gelir.  Dolayısıyla hem terkedilemez bir ibadet olması ve hem de Allah 'ın huzurunda herkesin eşit olduğunu simgeleyen bir Padişah Halife'lik geleneği olarak her cuma günü " gösteri-tören " biçiminde Selâmlık Alayı yapılmıştır. Dolayısıyla Sadrâzam Şeyhülislâm , bütün erkân ve ricâl de Padişahla beraber " Selâmlık Alayı "na katılmak zorundaydılar.  Padişahın mâiyetini oluşturan çavuşlar, peykler ( önde baltacılar, sonra hademe-i hassa, hademe-i rikâb-ı hümâyun ) olmak üzere Saray...

Arpalık nedir?

Arpalık nedir?  Osmanlı Devleti'nde emekli olanlara ya da görevinden alınanlara için " arpalık maaşı ", daha sonraları " tekaüdiye ", "mazûliyet maaşı", " tarik maaşı ", "rütbe maaşı" gibi adlarla emekli maaşı bağlanmaktaydı.  On altıncı yüzyılda önceleri Ordu ve Saray erkânına ve Saray kapıcıbaşlarına maaşlarına ek olarak veya mazûliyet ( emekli ) maaşı niteliğinde ödenek olarak veriliyordu.  Ardından Şeyhülislâmlık, Kadılık, Kazaskerlik gibi İlmiye ricaline de verilmeye başlandı. Daha sonra İlmiye sınıfının tüm ileri gelenleri bundan yararlandı.  On yedinci yüzyılda yararlık gösteren ya da kapı halkı olan vezirlere, ümerâya ve yöneticilere de arpalık bağlandı. Sancakbeyleri, dizdarlar, muhafızlar ve tahsisat olarak gazilere de " arpalık " dağıtılırdı. " Arpalık " yukarıda anılan kişilere, bir kaza ya da sancağın yıllık gelirinin bir bölümünün " arpalık dirlik " olarak tahsis edilmesi, ya da Hazine...