Şifa Gazinosu
Şifa Gazinosu Kalamış Koyu'na nazır yamaçta bulunan meyhane. Üstat Ahmet Rasim buranın tutkunları arasındaydı. Her gelişinde en dipte tenha bir köşede özel koltuğuna oturur, okur, yazar, etrafı seyre dalar, dinlenir, mekânın işletmecisi Yervant'la ahbaplık ederdi.
1926'daki bir yazısında şöyle diyordu: "Bence burası insanı şehrin her türlü gürültülerinden duygun [sakin duygulu] kılardı. Deniz var, biraz çekkin oturuldu mu göl var, Kurbağalıdere var, Fener Burnu var, yarım ada dil var, tren karşıdan geçer, sandal, yelkenli, vapur göz önünde, yazın deniz hamamları gürültüleri, mehtaplarda saz özlemleri, sarhoşların naraları, heyheyleri duyulur.
Sözün kısası var oğlu var." Üstat, Şifa'da hayal âlemine dalmakla kalmaz, meşklere de katılırdı. Bu âlemlere tanıklık eden Muharrem Giray bakın neler anlatıyor: "Çantasını açan üstad, içinden körpe salatalık, taze domates, ince yeşilbiber, beyaz nir, sakız leblebisi, biraz da mevsim meyvesi çıkarır, bunlardan soğutacaklarını Yervant'ın kova ile getirdiği buzun içine rakı şişesiyle birlikte koydururdu.
Mezeleri kendi eliyle hazırlarken yavaş yavaş masa erkânı da sökün etmeye başlardı. Başta udi Nevres olmak üzere, kemani Neş'et, tamburi Fuad, tamburacı Osman Pehlivan gibi saz üstadları ve Kaşıyarık Hüsameddin, Topal Necmi Bey gibi ses sanatçıları da bu mey âlemine katılmak üzere masa başına toplanırdı. Masa üstadın zevkine göre donatıldıktan sonra ilk yudumlar sağlığa içilir ve sazların akordu yapılmaya başlardı.
İlk söylenen eser, üstadın bestelerinden biri, mesela sûzînak makamından Pek revâdır sevdiğim ettiklerin olurdu." Zamanla Şifa Gazinosu'nun bulunduğu alanda musiki nağmeleri yerine binalar yükselmeye başladı. Ahmet Rasim Anılar ve Söyleşiler / Muharrem Giray "Ölümünün 30'uncu Yıldönümünde Üstad Ahmet Rasim", Yakın Tarihimiz, 111/30, İstanbul 1962 / Vefa Zat Eski İstanbul Meyhaneleri Şifa Rakısı Tekel öncesi dönemde üretilen rakı.
Yorumlar
Yorum Gönder