HAZIR CEVAPLAR
Pers Sultanı iki adamı ölüme mahkûm etmişti.
Sultanın atını ne kadar sevdiğini bilen adamlardan bir tanesi yaşamını bağışlarsa, bir yıl içinde ata uçmayı öğretebileceğini söyledi.
Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken düşleyen sultan bunu kabul etti.
Öteki adam inanmayan gözlerle arkadaşına baktı ve “Atların uçamadığını biliyorsun. Nasıl olup da böyle delice bir fikirle çıkabildin ortaya? Yalnızca kaçınılmazı geciktiriyorsun o kadar.”
“Pek değil” dedi birinci mahkûm fısıltıyla.
“Kendime dört özgürlük şansı veriyorum. Birincisi sultan bu yıl ölebilir. İkincisi ben ölebilirim. At ölebilir. Ve dördüncüsü... Belki ata uçmayı öğretebilirim!”
&&
Henry Ford, 1903’te on bir ortağıyla ve on işçisiyle birlikte eski vagon fabrikasında, bugün dünyaca ünlü olan araba fabrikasının ilk adımını atmıştır.
1908’de el emeğiyle üretilen Model T’nin tutulmasıyla talepler yetiştirilemez hâle gelir ve hareketli montaj hattı kurularak seri üretime geçilir. Böylece otomotiv sektörü büyük hız kazanır. Model T adı verilen seri arabaların tamamı siyahtır. Siyah boyanın tercih edilme sebebi ise en hızlı kuruyan boya olmasıdır.
Bu konuyla ilgi Ford, çalışanlarına üretim hızını düşürmemek amacıyla şöyle söylemiştir:
“Bu arabayı siyah olduğu sürece her renkte üretebilirsiniz!”
Bu dev otomobil imparatorluğunun kurucusu Henry Ford oğlu Edsel ile birlikte lokantada yemek yedikten sonra çıkışta garsonlardan birinin yanındakine,
“Bay Ford her yemekte ancak bir dolar bahşiş bırakıyor, hâlbuki oğlu en az on dolar bahşiş bırakmadan çıkmıyor”
lafını duyunca geri dönerek şöyle der:
“Elbette oğlum benden daha fazla bahşiş bırakır, onun babası otomobil patronu, hâlbuki benim babam İrlandalı basit bir çiftçi.”
&&&
Alman şair Heinrich Heine’ye kitabını gönderen bir yazar, onun samimi fikirlerini öğrenmek ister.
Ünlü şair şöyle söyler
“Kitabınızı okurken uyuyakalmışım. Rüyamda tekrar sizin kitabınızı okuduğumu görünce bu kez dehşetle uyandım”.
&&&
“Hicivlerinizde isim vermediğinizden kimi kastettiğinizi anlamıyoruz” eleştirisi üzerine Şair Eşref,
“Hicivlerim numarasız gözlük gibidir, tüm hak edenlere uyar” diye cevap verir.
Bir toplantıda ünlü sanayici Andrew Carnegie’ye, endüstri için en büyük unsurun; çalışmak mı, sermaye mi, yoksa zekâ mı olduğunu sorarlar.
Bu soru üzerine tanınmış iş adamı şu cevabı verir,
“Üç ayaklı bir sandalyenin, hangi ayağı daha önemlidir?”
&&&
Türk edebiyatının ünlü şair ve yazarı Abdülhak Hamit Tarhan yine bir gün yazmakta olduğu şiir için çalışma odasına kapanmıştır.
Uzun süredir uğraştığı fakat bir türlü yerine oturtamadığı mısranın kafiyesi tam aklına gelmişken yazamadan Safiye adlı hizmetçisi içeri girerek ona bir şey sorar.
Hizmetçi çıktıktan sonra bulduğu kafiyeyi bir türlü hatırlayamayan Abdülhak Hamit şunları mırıldanır kendi kendine:
“Geldi Safiye, gitti kafiye!”
&&&
Ressam İbrahim Çallı, dostlarıyla sohbet ederken şu olayı anlatır:
“Bir gün evimize gelen bir hanım duvardaki tablolarımdan birine bakarak, ‘Ay! Ne kadar çirkin resim bu böyle!’ dedi.
Ben de cevap verdim:
‘Karşınızdaki aynadır hanımefendi, tablo değil!’ “
Bunun üzerine sohbeti dinleyenler gülüşmüş ve aralarından biri, “Demek kadın aynaya bakıyormuş ve bunu fark etmemiş öyle mi?”
diye sorunca İbrahim Çallı da
“Hayır” demiş, “Gerçekten tablolarımdan birine bakıyordu!”
&&&
Yeni Hayat ve ilahi Komedya eserlerinin sahibi ünlü İtalyan şair ve yazar Dante Alighieri, son yıllarını Verona’da Can Grande della Scala’nın sarayında geçirmektedir.
Prens bir gün ona,
“Sizin gibi bilgi dolu bir insanın sarayımın nefretini kazanmış olmasına rağmen, şu soytarının herkes tarafından sevilmesine şaşıyorum doğrusu.” der.
Bu sözlere alınan Dante şöyle cevap verir,
“En çok sevdiklerimizin bize benzeyenler olduğunu düşünürseniz bu kadar şaşmazdınız Ekselansları!”
&&&
Ünlü bir heykeltıraş güzel bir kadına aşkını ilan etmiştir. Fakat reddedilen heykeltıraş bunun sebebini saçlarının beyaz oluşuna bağlayarak gidip onları siyaha boyatır.
Ertesi gün tekrar aşkını ilan etmek için güzel kadının karşısına çıktığında hiç beklemediği bir cevap alır:
“Budala! Sen de baban gibi kovulmaya geldin galiba!”
&&&
Ünlü yazar ve eleştirmen Doris Lessing’e genç bir yazar çalışmalarını gönderip fikrini sorar.
Lessing yanıtlar:
“Kitabınızda yenilik ve gerçeklik taşıyan öğeler var: Fakat yeni olanlar gerçek değil, gerçek olanlar da yeni değil.”
₺₺₺
1749-1832 yılları arasında yaşayan Alman edebiyatının dünyaca ünlü ismi Johann Wolfgang von Goethe, yakın dostlarının,
“Yoruldun artık dinlen”
uyarılarına şöyle cevap verir:
“Dinlenmek için önümde bir ebediyet var.”
&&&
Büyük düşünür Farabi,
“Sözü uzatanlar karşısında ne yapmamız gerekir?”
sorusu üzerine şu yanıtı verir:
“Uzun konuşanı, kısa dinlemeli... “
&&&
Filozofun biri sırtındaki kürkle övünen bir adamı görünce
“Bu kürke güvenme” der,
“Yıllarca sırtında bulunduğu zavallı hayvanı, hayvanlıktan kurtaramadığı hâlde sana mı hizmet edecek?”
&&&
Bir Yunan filozof ölüm döşeğinde iken, öğrencileri son görevlerini yerine getirebilmek için sorarlar:
“Nereye gömülmek istersiniz? Atina’ya mı, yoksa doğduğunuz köye mi?”
Filozof şu cevabı verir:
“Nereye isterseniz oraya gömün. Nasıl olsa öbür dünya her tarafa aynı uzaklıkta.”
&&&&
“Kiraz niçin kurtlanır?”
diye bir bilgeye sorarlar.
Bilge
“Güzelliğine güvendiği için”
cevabını verir.
&&&
Aristoteles’e,
“Yalan söylemekle ne kaybederiz?”
diye sorarlar.
Filozof cevaplar:
“Doğruyu söylediğimiz zaman bile, karşımızdakini inandıramamayı.”
&&&&
Roma İmparatoru Tiberius’tan eyalet valilerinden biri vergileri artırmak için izin ister.
Tiberius şu cevabı gönderir:
“İyi bir çoban, koyunlarının yününü kırpar, ama derisini yüzmez.”
&&&
İngiliz krallarından biri ülkesini gezerken bir şeyler atıştırmak için bir hana girer. Çıkarken yediği üç yumurtanın hesabını ödemek isteyen krala yüklü bir fatura çıkar.
Kral hemen hancıyı çağırır:
“Yumurtaların bu kadar pahalı olduğunu bilmiyordum. Buralarda yumurta az galiba, bu denli değerli olduğuna göre.”
Hancı,
“Yumurtamız fazlasıyla vardır efendimiz”
&&&
Fransa Kralı XV. Louis’ye yakınlığı ile bilinen biri ona şu teklifi götürür:
“Majesteleri! Akıl vergisi almayı düşündünüz mü hiç? Kimse akılsızlığı kabul etmeyeceği için böyle bir vergiyi seve seve öderler.”
Kral memnun ve alaylı bir şekilde gülerek,
“Gerçekten doğru” der.
“Bu buluşunuzdan dolayı sizden akıl vergisi almıyorum!”
&&&
Bilge bir insandan, iki kardeş arasında, babalarından kalan mirası adaletli bir şekilde paylaştırmasını isterler.
Yaşlı bilge ise şu tavsiyede bulunur:
“Kardeşlerden biri malı mülkü ikiye ayırsın, öbür kardeşe de seçme hakkı tanınsın.”
&&&&
Bir filozofa sorarlar:
“Şansa inanır mısınız?” der.
“Ama onları yemeye gelen kralımız tek olduğundan fiyatlar böyledir.”
&&&
Doğu hükümdarlarından biri ülkesinde sürekli vergileri artırıyormuş. Sonra adamlarını gönderip araştırma yaptırıyormuş.
Sonuç olarak
“Halk ağlıyor efendim”
cevabını alınca vergileri daha da artırıyormuş.
Yine bir vergi artışından sonra yapılan araştırmada hükümdarın adamları şu sonuçla gelmişler:
“Halk gülmeye başladı!”
Hükümdar düşünceli bir şekilde sakalını sıvazlamış ve şöyle demiş:
“Demek gülüyorlar. Öyleyse bundan sonra dikkatli olalım!”
&&&
Isparta Kralı’na sorarlar:
“Doğruluk mu, yiğitlik mi önemlidir?”
Kral cevaplar:
“Bütün insanlar doğru olsaydı, yiğitliğe ne gerek kalırdı?”
&&&&
Bismarck bir gezi esnasında rahatsızlanır.
Hemen orada bulunan ünlü bir doktora götürülür.
Rahatsızlığını tam olarak anlamak için doktorun ardı arkası kesilmeyen soruları üzerine Bismarck
“Buraya sorgulanmaya değil muayene olmaya geldim” der.
İşini yapmaya devam eden doktor bir yandan da cevap verir:
“Eğer muayene esnasında soru sorulmasını istemiyorsanız bir veterinere görünmenizi tavsiye ederim. Onlar cevap alamayacaklarını bildiklerinden hastalarına hiç soru sormazlar”.
Bismarck sinirlenmiştir, ancak muayeneyi daha fazla uzatmamak için tartışmayı şöyle bitirir:
“Doktorluk bilginizin en az küstahlığınız kadar olmasını dilerim!”
Yorumlar
Yorum Gönder